con sınov

harika bir twitter hesabı. harika analizleri var. bugün de devlet bahçeliyle alakalı kafa açıcı bi flood yapıyor. aha bu

takip etmek için twitter hesabı açtım. bu arada çok sağlam da blogu var. blogu

nam-ı değer con sınov. twitter'da yaptığı floodlar ile dikkatimi çeken ve gerçekten çok başarılı biri umarım sözlüktedir.

güzel bir flood okumanızı tavsiye ederim Ayrıca takip ederseniz sizlere çok şey katar emin olun.

sözlüğümüzdeki nick baranba olan arkadaş.

Müthiş bir bilgi birikimine sahip. Yazdığı zincirler fevkaledenin fevkinde. Takip etmenizi tavsiye ederim. link

diğer bir adı baranbaa'dır. düzenli araştırmalar yapıp,müthiş analizler yapmaktadır.kendisiyle dm ile birkaç kez konuşmuşluğum vardır. gayet samimi bir insan. gelecekte kendisine iş tekliflerinin gelebileceğini düşünmekteyim. gelmezse o teklifi yapan ben de olabilirim.

yazdıkları çoğu zaman yanlış anlaşılan yahut hiç anlaşılmayan, ağırlıklı olarak solcu bir takipçi kitlesine sahip, yüksek bilgi birikimine sahip, analitik düşünme yeteneği yüksek olan twitter kullanıcısı. özellikle referandum konusunda attığı tweetlerinin, solcu takipçileri tarafından "neden hayır denmesi gerektiğini açıklıyor" şeklinde anlaşılması beni gerçekten üzmüştür. yazar konuyu irdeleyip, açıklarken, bazı akılsız insanların dinlemeden ve anlamadan, son derece değerli argümanları kendi çıkarlarına kullanması beni gerçekten üzüyor. şu amınakoyduğumun ülkesinde tarafsızlık, soyut düşünme, başkalarına saygı gösterme, ahlak ve erdem niteliklerine sahip olmak gibi karakteristiklerin olmaması her gün beni içten içe parçalıyor. her tartıştığım insanın içerisindeki boşluğu gördükçe gerçekten utanıyorum. bilinen canlılar içerisinde en yüksek beyinsel kapasiteye ve düşünceleri üzerine düşünme özelliğine sahip, insan adı verilen canlının, gerçekte sadece cesetten ibaret olduğunu görmek beni gerçekten üzüyor. üzmemeli belki ama, üzüyor. uzun lafın kısası: bu adamı takip edin, okuyun, anlamaya çalışın. değerini bilin ve örnek alın. size katacak çok şeyi var. ancak bunu yaparken de gölge eylemeyin. işini zora sokmayın.

Okunması gereken bir flood link

Okunması gereken kısa bir flood daha link

muhteşem twitter kullanıcısı. yaptığı her flood'da ulan neleri bilmiyormuşuz dedirtiyor. az önceki flood'u

gerek tarihi floodlari ile gerek guncel siyaset yorumlariyla takip ettigim ve begendigim, takip edilmesi gereken bir tivitir kullanicisi

Seviyorum bu adamı. Akıllı biri gerçekten. Analizlerini de oldukça beğeniyorum sık sık takip ediyorum. Atatürk floodları sürekli viral oluyor. :) Ayrıca avukatmış kendisi bu arada. Şu sabahki suriye'li çocuğu arabada tehdit eden -sanırım- polis olayı vardı. Onun peşine düşmüş. Savcılığa başvurmuş yasal işlemi başlatmış. Buradan teşekkür edeyim dedim. Allah razı olsun. Cidden "aktif" iyiler görmek beni mutlu ediyor. Sabahtan beridir videodaki adamın sülalesinde elden geçirilmeyen hiç bir fert kalmamıştır heralde. Varsa yoksa orospu çocuğu, kanı bozuk, adi şerefsiz. Allah'ından bul? Saatlerdir herkes küfür etti, ırkından dolayı daha bir sahip çıkanlar oldu hatta ama elle tutulur adım atan, "işe yarayan" sadece bu onuncukoylu abimiz oldu. Eyvallah. Kral adam. Şeker gibi bir adam. Fazlasıyla samimi birisi. Daha iyi yerlere gelecektir inşallah. Daim ol.

uzun süre sözlük yazarı zannettiğim insan gerçekten jon snow gibi bir kalbi var

çok güzel yazıyor ayrıca her gün paylaştığı atatürk resimleri de cabası. mart ayından beri takip ederim bu hesabı adamın bahsettiği şey kısaca şu oluyor ; yenikapı mitingine sahte de olsa bir milli beraberlik ruhu yakalandı bu ruhu kaybetmemeliyiz. sağcısı, solcusu, rabiacısı, bozkurtcusu bir bütün olmalıyız ancak bu şekilde dış güçlere karşı ayakta kalabiliriz.

siyasete girişmeyecek kadar akıl sahibi birisi gibi. sadece durum değerlendirmesi ve kendine göre çözüm bulma işleriyle ilgileniyor.

(bkz: takip edilesi twitter hesapları) 15 temmuz hakkında korkmadan diye vurgulu flood atmış.

Bugün yazdığı floodu okuyun bence buradan

şu adamla oturup, çay ve çekirdek eşliğinde saatlerce sohbet etmek isterdim. hemen hemen her konuda bir fikri var ve fikirleri çok güzel. ayrıca kendisini ortalamanın çok çok üstünde ifade edebiliyor. saf/salt kalite... "arda ve fatih terim... başarının tek başına saygınlık kazandırmadığına dair iki güzel örnek."

siz bu başlıkta napıyosunuz amk con sınov ne ulan

Gene bilgilendirici bir flood yazmis, okunmasi gerek.takip edilmiyorsa da takip edilmesi gereken biri bence. Senelerce Türkiye'de tepe noktalara gelenler, ABD eğitiminden geçip, Amerikancılaştırılan kimseler oldu. kimler mi?

"murat senin hiç suçun yok. türkçülüğü ırkçılık sanıyorsun çünkü eğitim sistemini 60 yıldır yarı bağımsız amerikancı siyasetçiler belirliyor" gibi çok sağlam bir cümleye imza atmış bir tivitır hesabı.

yabancı dille eğitime karşı olduğu için kendi diliyle eğitimi zül sayan sözde modern yavşakların diline düşmüş. bu duruma da baya sinirlenmiş. bu adamın bu mallarla uğraşmasına dayanamıyorum. boşverse ne güzel olacak. neredeyse kendi dilimizi okuyup anlamada sonuncu olacağız hala da adamın haksız olduğunu söylüyorlar. yazık lan ben buradan üzüldüm halimize. con sınov ne yapsın.

eskiden iyiydi. burada da yazmıştı bir dönem severdim. son zamanlarda insanları aptal yerine koymaya çalışıyor ama. iki yıldır okuyorum kendisini, en başta ülkeye lazım bir genç olarak tanımlıyordu şimdi terörist destekçisi olduk ahsgshfj

Son yaptığı flood'la beni mest etti... link --- spoiler --- Türk siyasi tarihinde, ABD'ye taviz veren liderler ne kadar Amerikancı olurlarsa olsunlar, bir müddet sonra ABD ile ciddi sorunlar yaşamıştır. - inönü (Johnson Mektubu) - Menderes (27 Mayıs) - Demirel (12 Eylül) - Erdoğan (15 Temmuz) Bu liderler bir çok defa ABD'ye tavizler vermiştir. inönü bu işlerin filizini atmıştır. Menderes ABD için Kore'ye asker göndermiştir. Demirel bizzat ABD tarafından görevlendirilmiştir. Erdoğan Irak işgalini ve Kürt açılımını desteklemiştir. Bu liderlerin hepsi ABD'ye büyük tavizler vermesine rağmen, hepsinin arası ABD ile bozulmuştur. Hepsi ABD ile büyük sorunlar yaşamıştır. Hepsinin de nedeni aynıdır. Bu neden, Türk siyasi tarihinin bir bakıma özetidir. Ve maalesef, bunu çok az konuşuyoruz. ABD'nin gözünde Türkiye'nin önemi/rolü nedir? - Sovyetlere karşı ileri karakol, - Savaşlarda ucuz insan gücü, - Anti-siyonist islamcı iran'a karşı Ilımlı islamcı, - Ortadoğu ve Orta asyaya nüfuz için örnek/truva atı. ABD'nin Türkiye'ye biçtiği roller bunlardır. Dikkatinizi çekerim. Bu rollerin tamamında Türkiye "yarı/güçlü ve bağımlı" olmak zorundadır. Bu olmazsa olmaz şarttır. ABD Türkiye'nin asla ve asla güçlü olmasını istemez. Bunun çok geçerli nedenleri vardır. Açıklayayım. - Türkiye'nin 2000 yıllık ordu geleneği ve çok daha eski devlet geleneği bulunur. - Bir önceki devlet olan Osmanlı Avrupa/Asya/Afrika kıtalarına hükmetmiştir. - Türkiye bölgede moderniteyi yakalamış örnek/abi ülkedir. Yani Türkiye güçlenirse, söz sahibi olur. Kontrolden çıkar. Şimdi şunu soranlar olacaktır: ABD Japonya'nın, Kore'nin güçlenmesine neden izin verdi? Bölgede iki komünist ülke olan Rusya ve Çin'e karşı liberal Japonya ve Kore güçlü olmak zorundaydı. Aksi halde bu iki ülkenin komünist olması engellenemezdi. Bakınız ABD 1945'ye Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası atarak yüz binlerce insanı katletmiş. Akabinde bu ülkede ABD karşıtlığı üzerinden komünizmin yayılmasını engellemek için derhal Japonya'yı kalkındırma faaliyetleri başlatmıştır. Sebep, Rusya ve Çin tehlikesidir. Zaten Japonya ve Kore'nin Türkler gibi "cihanşumul" vizyonu yoktur. Bu ülkeler azıcık güçlendiğinde "cihan hakimiyeti" hayalleri kurmazlar. Ama Türkiye azıcık güçlenmesi halinde ortadoğu ve orta asyada derhal söz sahibi olma yolları arayacaktır. ABD bunu çok iyi bilir. O yüzden Türkiye'nin "komünizmden korkması için" ABD'ye muhtaç olması gerekir. Fakat ABD şunu görmüştür. En Amerikancı siyasetçi bile, 5-10 sonra kontrolden çıkmakta ve "bağımsızlık" hayalleri görmektedir. Saydığım isimler bunlara örnek teşkil eder. Demirel, saydığım isimler arasında en Amerikancı liderdir. Fakat o bile, bir noktadan sonra Türkiye'de ağır sanayi rüyası görmeye başlamıştır. inönü Kıbrıs'ta bazı amaçların peşine düşmüştür. Menderes Sovyetlerle ilişki geliştirmek istemiştir. Bunlar çok açık gerçektir. Yani özetle, Türkiye'nin başına kim geçerse geçsin, sıkı bir Amerikancı olsa dahi, Türkiye'nin bazı dinamikleri Amerikancı liderin kontrolden çıkmasına neden olur. ister derin devlet diyelim ister dinamik diyelim. Bu vardır. Ve olacaktır. Özal, ki oldukça Amerikancı bir liderdi. O bile, 1. Körfez Savaşı'nda Musul ve Kerkük'le ilgili planlar yapmaya başlamıştır. Ölmeseydi, muhtemelen onun da ABD ile arası bozulacaktı. Başka bir senaryo düşünülemez. ABD bu durumu iyi bildiği için siyasal islama geçerken bir yandan AKP'yi destekledi, öte yandan günü geldiğinde AKP'yi devirecek bir Cemaat mekanizması oluşturdu. Bu mekanizmayı AKP'den ayırıp devletin içine AKP eliyle yerleştirdi. AKP cemaati kendisi biliyordu. Oysa değildi. Tam da tasarlandığı gibi, AKP de günü geldiğinde kontrolden çıkmaya başlayınca, Cemaat harekete geçti ve AKP'yi devirebileceği bir gerekçe aradı. Sanırım çok da zorlanmadı. Bu gerekçeyi kullanarak harekete geçti. Bugün Cemaat/FETÖ deşifre olmuştur. Fakat deşifre olan bu mekanizmanın devletten sökülüp atılması gerekiyor. Şuan iktidarda AKP olduğu için bunu yapmak AKP'ye düşüyor. Fakat AKP mekanizmayı söküp atma konusunda sıkıntılar yaşıyor. Geç kalıyor. Hantal hareket ediyor. Üstelik AKP toplum nezdinde, tartışmalı bir parti. Toplumun yarısı AKP'ye karşı tepkili. Bunun sebebi de bizzat AKP'nin ayrıştırıcı/kutuplaştırıcı politikaları. Hal böyle olunca, mekanizmanın sökülüp atılması sekteye uğruyor. Türkiye 15 Temmuz'dan sonra başkanlığı değil, bu mekanizmanın nasıl söküleceğini konuşmalıydı. Ama konuşmadı. Referandumu konuştu. Hayır verenin terörle yan yana durduğunu konuştu. Demek ki çok büyük bir sorunumuz var: Bu mekanizmayı nasıl sökeceğimiz konusunda yetersiziz. Bugün Türkiye'de toplumun çoğu meselenin bu boyutunun farkında değil. Erdoğan'ın yanında duranlar bu Amerikancılık sorunu nedeniyle değil Erdoğan'ı sevdiği için yanında duruyor. Yani halk, konuya yabancı. Bir defa halkın bu konuyu A'dan Z'ye ezberlemesi ve kanıksaması gerek. Aksi halde, bu gece Erdoğan vefat etse, yarın AKP içinden "Amerikancı" biri Cumhurbaşkanı seçilse ve "Amerikancı mekanizmayı söküp atma işinden vazgeçse" halk buna tepki göstermeyecek. Farkında bile olmayacak. Sonuç olarak: 1- 60 yıllık Amerikancı yapılanma deşifre oldu ve elemanlarının büyük bölümünü kaybetti. 2- Erdoğan bu mekanizma ile "yarım-yamalak" mücadele ediyor. Başarılı olamayacağı şüpheli. 3- Halk bu mücadelenin farkında değil. Hem de hiç farkında değil. Yani şuan öyle bir noktadayız ki... Erdoğan "başarısız bir anti-amerikancı performansı" sergiliyor. Üstelik bunu yaparken toplumu birleştiremiyor. Üstelik hakkında ciddi iddialar var ve toplumun yarısı bu iddialar konusunda oldukça kaygılı. Bu iddialar gündeme geldikçe Erdoğan'ın çevresindeki bazı kimseler, toplumun kaygılı yarısını "hainlikle" suçlayarak, toplumsal birlik ihtimalini git gide öldürüyor. Böyle kaotik ve sallantılı bir noktadayız. Peki sorun nasıl çözülür? 1- Toplum derhal birliğini sağlayacak. 2- Toplum "Biz bu Amerikancı mekanizmanın ne olduğunu çok iyi biliyoruz, bize bu mekanizmanın kökünü kazıyacak iktidar lazım" diyecek. Yani evvela toplumun bu şuura erişmesi lazım. Peki toplum bu şuura nasıl erişecek. Amerikancı olmayan bir medya. Amerikancı olmayan bir siyaset. Amerikancı olmayan bir eğitim... Toplum en kısa sürede aydınlatılmalı ve tehlikenin farkına varmalı. En mühimi budur. Toplum tehlikenin farkına varamasın diye gençler 10 yıl boyunca birbirini sokakta kovaladı. 12 Eylül cuntası bu gençlerin üzerinden silindir gibi geçti. Sağ, sol. Alevi, sünni. Laik, muhafazakar. Her türlü ayrım, toplumun kendi içinde didişmesine sebep oldu. Peki mevcut durumda toplum aydınlanır mı? Bu mekanizmayı söküp atacak bir iktidar nasıl temin edilebilir? Erdoğan'ın %40'ı aşkın oyu var. HDP'nin %10'a yakın oyu var. CHP ve AKP asla yan yana gelmez. AKP iYi Parti'yi FETÖ'cü ilan ediyor... Bu şekilde zor. Bana kalsa, dört parti birleşip ortak bir hükümet kurmalı ve yarından itibaren yalnızca "Amerikancı mekanizmayı söküp atana dek" ortak hareket etmeye başlamalı. Aksi halde... Yönetim yeniden Amerikancı bir hükümetin eline geçerse, her şeye hazırlıklı olmak lazım. Dört partiden kasıt: AKP, CHP, MHP, iYi Parti... Hatta gerekirse Saadet Partisi, Vatan Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, Büyük Birlik Partisi gibi partiler bile sürece dahil edilmeli. Adına da "Müdafa-i Hukuk Hükümeti" ismini vermeli. Komik gelmesin... Atatürk 23 Nisan 1920'de meclisi açarken yanında kimler vardı... Mondros'u imzalayan adam. Geçmişte ingiliz ve Amerika mandası istemiş adamlar. istanbul işgal edilirken seyretmiş adamlar. Atatürk kongreyi ilan ettiğinde onu eleştirmiş adam. Bunlar vardı. Bunlar size ütopik gelmiş olabilir. Ama şöyle düşünün. istanbul işgal altında değil. Askerimiz silah bırakmadı. izmir hala bizim. Antep'te Fransızlar, Kars'ta Ermeni askerleri yok. Yani, 100 yıl öncesine göre, çok daha iyi durumdayız. Son olarak.. Bir dörtlük paylaşayım. Herkese iyi uykular. Anadolu’da bir patırtı bir gürültü, kongreler, beyannameler filan. Sanki birşey yapabilecekler. Blöf yapmanın sırası mı şimdi? Hangi teşkilatın, ne gücün var. Bu ne hayal! Kuzum Mustafa sen deli misin! - Refik Halit.. “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” - Mustafa Kemal Atatürk --- spoiler ---

şu an (yine) döktürüyor.. link

buyrun arkadaşlar. Mutlaka okuyun. Adamı da bence takip edin. Umarım böyle insanlar çoğalır lan. Ne muazzam detaylar veriyor öyle.

Tamam floodlarına iyi miyi dedik de, tineri bir kenara bırak istersen. Entirimin sebebi olan tweet

son yazdıklarıyla tebessüm ettirmiştir. zira atatürk - inönü anlaşmazlığına değinmekten çekinmeyen birilerini görmeyeli uzun zaman olmuştu. link

Bir blog sitesi açmış bu da ilk yazılarından birisi genelde Atatürk dönemindeki dış politikadan bahsetmiş.

çok verimli floodlari olan parodi hesap

laikliği, mitinglerde kadınların siyasileri pohpolayar şekilde bağırmasına indirgeyen; twitter'da yazdığı siyasi tweet floodları liseliler ve akp'liler tarafından pek bir rağbet gören anonim şahıs. he yavrum he, laiklik kadınların bağırması he.

artık yazılarını patreon üzerinden yayınlamaya karar vermiş twitter hesabı. aylık 1 dolar karşılığında yazdığı bilgilere erişilebilecek. "sen de mi işi paraya döktün, çok bozdun con, 1000 dolar birikti mi?" gibi tepkiler geldiğini görüyorum. gelebilir de elbet. fakat haksız olduklarını düşünüyorum. bir yazı hazırlamak kaynakları ile birlikte bunu derlemek ciddi emek gerektiren bir şey. bu adam uzun zaman bu işi ücretsiz yaptı. evet büyümesi için de ücretsiz yapması tabii ki yadsınamaz. fakat bu bilgiler için aylık 5 lira para çok değil. bilgi o kadar değersiz bir şey değil. hak edene hakkını vermek gerek ki etmiyor değil. bilen bilir gayet kalitelidir. emeğe saygı önemli bir kavram. ilgili twit

twitterın gizemli adamı

şu sözlerine harfi harfiyen katıldığım; "size bir tavsiye vereyim: hiç öyle kolay yoldan okul bitireyim, torpil bulup tecrübe kazanmadan koltuk edineyim diyerek kendinizi ihmal etmeyin. bu gidişle üç beş seneye kalmaz "kendini geliştirmiş" tipler su gibi aranır olacak. o vakte kadar kendinizi geliştirmeye bakın. herkesin kolay yoldan menfaat elde etmeye çalıştığı, diploma satın aldığı, okulların ticarethane, dairelerin bostan haline geldiği, emek/tecrübe/gelişim kavramlarını unutan toplum haline gelmiş durumdayız. dümenin artık dönemediği noktadan itibaren, kendini geliştirmiş, tecrübeli, emek kavramını bilen tipler mecburen aranır hale gelir. işte, benden tavsiye, o vakit gelene dek kendinizi hazırlayın."

şu yazısı biraz uzun ama okunmali bence, güzel yazmis. "Bugün yaşanan ekonomik durumların açıklamasını iyi yapmak lazım. iktidar çevreleri "küresel güçler ve ekonomik savaş" argümanları ile suçu düşmana atıyor. Oysa düşman savaşıyorsa karşılık vermek gerekir. Sınırda askerimiz niye bekliyor? Tehlikelere karşı bekliyor. Askeri savaşa karşı sınırda karakollar var da ekonomik savaşa karşı savunmak için nelerimiz var? Ekonomik kalelerimiz var mı? Pek göremiyorum. iktidar 16 yıldır o mevkide. Bugüne dek ekonomik savaşlara önlem almak için savunma kaleleri yapılmış mı? Hazırlık olmuş mu? Günü gelince şöyle mücadele veririz diye çözüm üretilmiş mi? Hayır. Ya ne yapılmış? Dolar üzerinden borçlanılmış. Üstelik küresel güçlere. Bu paralar asfalta, betona yatırılmış. Sanayi üretimi düşük kalmış. Şimdi borçların vadesi gelmiş. Küresel güçler de S-400'lerle ilgilenen, Rusya'yla yakınlaşan Türkiye'ye "artık borç yok, ülkendeki sermayeyi de çekiyorum, zaten yeterince demokratik değilsin, bir de düşmanla birliktesin, seni neden destekleyelim ki" diyor. Bizim cevap olarak ortaya şaaaak diye 10 milyar dolar koymamız... Ehehe..."

(bkz: big picture) viralci. çok güzel bir tanımlama yapmıştı biri. gülmüştüm. aha şöyle

Floodları güzel eyvallah da, bazen "hmm bu sabah hava kapalı, kuş uçmuyor. Bu durum dünyayı nasıl etkileyebilir bir düşünelim" diye kendini zorlayıp tweet attığını düşünüyorum.

düne dair yaptığı şu tespit çok doğru; "Ali Koç aynı zamanda Rok’a haddini bildirerek “bu gibi gazetecilere böyle davranılır” dedi ve o gibi gazetecilere farklı davranan İmamoğlu’na işin doğrusu nasıl yapılır onu gösterdi. Ali Koç böylece yakın zamanda polemik yaşadığı İmamoğlu’na örtülü bir racon kesmiş oldu." - link